Yedi çakranın her bir seviyesinde, var oluşunuzun tüm boyutlarında partnerinizle ortak yaratımınıza ve canlılığını sürdüren şeylere odaklanarak.
Birinci adım sizin ve partnerinizin an içinde; çevrenin, beden duyumlarının, düşüncelerin, duygu ve arzuların tamamen farkında olmanızdır. Sonra bunları açık biçimde ve yargılamadan birbirinizle paylaşırsınız.
Bir sonraki adımda, paylaştığınız titreşimi sezgisel olarak tüm boyutlarda birlikte hisseder ve bunları ifade edersiniz. Böylece birlikte yaratmaya, ilişkinizin ortak amacını açığa çıkaran yeni aciliyetlere veya yeniliğe açılan bir ilerleyişe yönelik imkanlar belirir.
İnsanlar bazen “biz”in içinde “ben”e yer olmadığını söyleseler de, bu doğru değildir. Daha geniş bir alanı kaplayan “biz”, tek tek parçaların toplamından çok daha büyük olan “biz”, aynı titreşim ve sinerjiyi paylaşan iki özgün “ben”in ortak yaratımıdır. Tıpkı iki veya daha fazla atomun bir molekülü veya iki veya daha fazla harfin bir kelimeyi yaratması gibi.
Daha sonra bu pratiği yedi çakranın tamamına genişletebilirsiniz. Her bir seviyede paylaştığınız ortak titreşim ve yaratım arttıkça, partnerinizle aranızda daha sahici ve koşulsuz bir sevgi ortaya çıkacaktır ki bu, ikinize özgü ortak yaratımdır. Ortak titreşimlerin bulunmadığı alanlarda kendinizi ilişki içinde kaybetmek yerine özerk “ben”i korumanız gerekir. Bu durum, iki kişinin kendi esenliği için birbirine ihtiyaç duymasından, birbirine bağımlı olmasından veya ilişki içinde kaybolmalarından oldukça farklıdır.