İnsanlar arasındaki aşk ve ilişkiler her zaman bazı koşullara bağlıdır çünkü penguen gibi hayvanlardan farklı olarak biz değişen ihtiyaç ve arzularla birlikte devamlı gelişen, bilinçli zihinlere sahibiz.
Gerçek ve kalıcı veya koşulsuz sevgi, yalnızca tamamen şu anın içinde mevcut olduğumuzda ve hem içimizde hem de çevremizde gelişen her şeye karşı yargılamadan teslimiyet gösterdiğimizde mümkün olabilir. Dönemsel ve geçiş durumu olarak ortaya çıkan sınırlı aşk ile kalıcı ve sabit bir durum olarak ortaya çıkan evrensel aşk arasındaki temel fark budur.
Bir çift, koşulsuz ve kalıcı aşk için gerekli kapasiteye ulaşmış olsa bile ilişkileri koşullara bağlı olabilir, hatta birbirlerini sevmeye devam etseler de ilişkileri sona erebilir. Modern veya postmodern kalıcı bir aşk ilişkisini birlikte yaratabilmek için, insan sevgisi ve ilişkilerin tüm yönlerine ilişkin bütünsel bilgiye sahip olmak önemlidir.
Süregiden bir öğrenme, iyileşme, gelişme ve uyanma süreci için eşit ve karşıt bir partnerle birlikte olmak, aynı dünya görüşünü ve bireylerin ötesindeki transandantal amacı paylaşmak, feminen ve maskülen kutupları dengeleyip uyumlaştırarak varoluşun dört boyutundaki yedi çakrada da birlikte yaratabilmek gerekir.
Bu ilişkilerde çift, yalnızca partnerini değil, aralarındaki ortak yaratımı da koşulsuzca sever. Bu biraz piyangoda büyük ikramiyeyi kazanmak gibidir, az sayıda şanslı insan için hiç çaba göstermeden gerçekleşebilir. Geri kalan herkes içinse amacımızı yaşamak ve aşk ilişkimizi sanata dönüştürmek, hayat boyu süren bir çaba gerektirir. Bilgi ve araçlar elimizde var ama onları nasıl etkili bir şekilde kullanacağımızı öğrenmemiz gerekiyor.